Dil Olmadan Düşünmek Mümkün mü?
“Düşünmek” deyince çoğumuzun aklına kelimeler gelir. İçimizden konuşuruz, cümleler kurarız, tartışırız… Peki ya bir insan doğuştan sağırsa ve hiç konuşma dili duymamışsa? Onun zihninde düşünceler nasıl şekillenir?
Bu soru hem nörobilimde hem psikolojide yıllardır merak edilen konulardan biri. Aslında cevabı düşündükçe oldukça büyüleyici.
İlk bakışta “Dil yoksa düşünce de olmaz” gibi bir fikir akla gelebilir, ama durum böyle değil. İnsan beyni dili bir araç olarak kullanır; düşüncenin kendisi dilden daha temel ve daha geniş bir süreçtir. Görsel imgeler, duygular, mantıksal bağlantılar, kavramlar… Beyin bunları kelime olmadan da üretebilir.
Doğuştan sağır bireylerde de durum tam olarak böyle işler.
İşaret Dili: Zihnin Sessiz Kelimeleri
Doğuştan sağır bir kişi işaret dili öğrenmişse, düşüncelerinin çoğu işaret dili üzerinden akar. Nasıl biz içimizden konuşuyorsak, onlar da içlerinden “işaret ederler”. Bu, kelimelerin işaret karşılıklarını zihinde canlandırmak, hareketleri düşünmek ya da işaret dilinin görsel-uzamsal yapısını kullanarak anlam oluşturmak şeklinde olur.
Yani düşünce, işaret diliyle kurulur; sadece sesli olmadığı için bize farklı gelir.
Peki İşaret Dili Öğrenmemişse?
Bazı sağır bireyler işaret diline geç yaşta erişebilir ya da hiç öğrenemez. Bu durumda düşünce tamamen kelime dışı bir form alır. Beyin:
-
görsel imgeler,
-
duygular,
-
bedensel duyumlar,
-
sezgisel bağlantılar
üzerinden anlam kurar. Bu, düşüncenin daha çok “resimsel” ya da “soyut” olması anlamına gelir.
Yani aslında düşünmek için mutlaka kelimelere ihtiyaç yoktur; beyin çok yönlü bir düşünme makinesidir.
Dil, Düşüncenin Biçimini Değiştirir Ama Varlığını Değil
Düşüncenin dili, kişinin öğrendiği iletişim sistemiyle birlikte şekillenir. İşaret dili kullanan birinin düşünceleri görsel-uzamsal bir mantıkla işler. Hatta bazı araştırmalarda, işaret dilinin beyne farklı bir bilişsel esneklik kazandırdığı bile gözlemlenmiştir.
Bu da bize şunu gösteriyor:
Bir insan doğuştan sağırsa, düşündüğü “dil” onun öğrendiği iletişim biçimidir. Öğrenmemişse, zihni sesli dilden bağımsız şekilde imgelerle ve duygularla çalışır.
Sonuç: Düşünce Evrenseldir, Dil Onun Aracıdır
Doğuştan sağır bireyler düşünür, hayal kurar, plan yapar, içsel konuşmalar yaşar… Tek fark, bu sürecin işaret diliyle veya kelimesiz, görsel ağırlıklı bir şekilde gerçekleşmesidir. Beynin düşünme kapasitesi, duyulan seslere değil, iletişimi ve anlamı kurmaya dayanır.
Düşüncenin tek bir dili yoktur. İnsan zihni, kendine uygun olan yolu bulur ve sessiz de olsa konuşmaya devam eder.

